Piknik neredeyse üç bin gündür sürüyor. Şehrazat soluklu. Günden geceye, kareden kareye yatay hikayeler kuruyor. O büyük şerit tıka basa dolu: İnsanlar, olaylar, zaman, söz, sessizlik, kahkaha, iç daralması, şüphe, gökyüzü, aynalar, bilinen ve bilinmeyen sayısız işaret, korku ve umut. Piyale Madra, bu dünyanın içinde bir başka dünya çiziyor. Orada, hem bu vaktin ortasında yaşıyoruz, hem de vaktin farklı bir boyutunda: Bizi çekip kendi atmosferinde alıkoyuyor Piknik; kendi fiziğinde, kendi metafiziğinde tartıyor.
Oysa şimdi, alışılmış akışının dışında bir ´´hal´´ de karşımıza çıkıyor Piknik: Bir yerde başlayıp bir yerde biten bu toplam öylesine ustalıkla bütünlüğünde kotarılmış ki, kendisinden sonsuzluk kipini gene esirgememiş: Bir yerde başlayıp bir yerde bitmiyor da.