Osmanlı İmparatorluğu´nda, 19. yüzyılda girdiği hızlandırılmış modernleşme sürecinde ´muassır medeniyetlere´ yetişme gayretlerine paralel olarak bir noktadan sonra Batılı davranış kodlarına da ilgi duyulmuş, 19. yüzyılın sonlarından İtibaren Batı´nın uygar davranış anlayışına uygun âdâb-ı muaşeret kitapları kaleme alınmaya veya doğrudan tercüme edilmeye başlanmıştır. Bu gelişmeyi, sadece her bakımdan üstünlük atfedilen Batı´yı körü körüne taklit etmek olarak algılamak yanlış olur. Modernleşme süreci içinde, geleneksel davranış kodlarının zorlanması ve değişim ihtiyacı duyulması doğaldı. Nitekim, 19. yüzyılın ortalarından itibaren Osmanlı aydınları geleneksel zaman, mekân ve ilişkileri anlayışının modernleşmeye {o zamanların ifadeleriyle; asrın gereklerine, ilerlemeye) mani olduğundan şikâyet etmişlerdir. Daha o zamanlarda, aile yaşantısı, misafirlik âdabı gibi konularda ´özel hayat´ kaygısının olmaması dikkat çekmeye başlamıştı. Ancak, Osmanlı modernleşmesinin her alanında olduğu gibi davranış kodlarının değişiminde de, işlevsel kaygılarla Batılı kodlara doğrudan bir ´üstünlük´ atfederek bunların doğrudan İthali ve benimsenmesi gerektiği anlayışı birbirine karışmış durumdaydı. (...) Nevin Meriç´in 1894-1927 arası âdâb-ı muaşeret kitapları konusunda yaptığı bu çalışma, Osmanlı modernleşmesinin daha önce fazla önemsenmeyen bir alanına dikkatimizi çekmesi açısından çok değerli bir çalışma.
Nuray Mert