Kısa boylu, çelimsiz ve babasının gözüne bir türlü
giremeyen Patroklos, trajik bir kaza sonucu bir çocuğun
ölümüne sebep olmuş ve Phthia krallığına sürgüne
yollanmıştı. Bundan böyle Kral Peleus'un ve onun altın oğlu
Akhilleus'un -Yunanların en iyisinin- gölgesinde diğer
yetim ve sürgün çocuklarla birlikte büyüyecekti.
Akhilleus ki güçlü, güzel ve cesurdu, bir tanrıçanın,
Thetis'in oğluydu. Zıt karakterdeki bu iki çocuk birbirlerine
sadık arkadaşlar oldular. Aralarındaki bağ ve sevgi onlar
. büyüdükçe güçlendi. Savaş ve hekimlik sanatını öğrenmek
için at-adam Kheiron'un saklı cennetine yollandıklarında,
Spartalı Helene kaçırılmıştı, Helene'i koruyacaklarına dair
ettikleri yemine kanla bağlı olan Yunanlar, Troya'yı kuşatma
planlarına girişmişlerdi.
Yarı-tanrı Akhilleus'un neslinin en iyi savaşçısı olacağını
müjdeleyen kehanet onu karşı konulmaz bir biçimde
savaşın ortasına çekiyordu, bu kadere boyun eğen Akhilleus
ve Patroklos kendilerini bekleyen sona doğru yola çıktılar...
Uy ada destanının bir yeniden yazımı olan Akhilleus'un
Şarkısında Madeline Miller, kendisine 2012 Orange
Ödülü'nü kazandıran, yetkin, tempolu ve soluk soluğa
okunan bir romana imza atıyor. Troya destanı, çağdaş
romanın taze nefesiyle yeniden doğuyor.