Babası öldüğünde Rena hayatta yapayalnız kalmış ve o zamana kadar kendini ait hissettiği kilise evinden de ayrılmaya zorlanmıştı. Gidecek hiçbir yeri yoktu, parası da. Nereye, neye, kime soğınabilirdi ki? Grange yakınlarında dimdik salınan, büyük, tahta haç onun huzur kaynağına dönüştü. Orada, yerdeki toprağın arasına karışmış üç altın para buldu Rena ve daha sonra bunları Lansdale Kont’una teslim etti. Rena ve Kont arasında, insanın içini ısıtan bir dostluk başlamış oldu böylece, genç kızın kısa hayatı boyunca tatmadığı türden bir dostluk. Ancak gelin görün ki bu mutluluk tablosu, Mr. Wyngate adlı son derece zengin bir adamın Kont’u kendi kızıyla evlenmeye zorlamasıyla bozulacaktı. Mr. Wyngate’te uğursuz bir şeyler vardı ve son derece gizemli bir biçimde ona benzeyen bir başka adam da habersizce gelip gidiyordu.



Sonunda bir adam ölecek, bir diğerinin ise kalbi fena halde kırılacaktı.