Dünya belki de hiçbir yüzyıla 31 Aralık 1899`da olduğu kadar şenlikli ve umutlu girmemişti. Kafalarında bin türlü sanat akımları, bilimsel buluşlar, toplumsal devrimler, ulusal kurtuluş projeleri taşıyan yüz binlerce insan, Paris, Viyan, Londra, Berlin, New York ve St. Petersburg gibi şehirlerde yeni yüzyıla kadeh kaldırırken, yenisinin daha özgür, eşit, kardeşçe ve ferah bir yüzyıl olacağını düşünüyorlardı.
Her şey yenilenecekti. Eski dünyaya ölüm, yaşasın yeni dünya ve yeni insan! Slogan buydu... Fakat yirminci yüzyıl daha ilk yarısını tamamlamadan insanlığa iki dünya savaşı, astarı yüzünden pahalı bir büyük devrim, atom bombaları, gaz odaları, kitlesel yıkım ve sefalet getirecekti.