Babam bana yalan söylemişti. Kapı asla açık olmamıştı. Sadece başka bir duvardı.
Son duvar.
Küçük çocuk, ailesiyle birlikte bir bodrumda yaşıyordu; hayatı boyunca dış dünyayı hiç görmemişti ve neden orada olduklarını da bilmiyordu... çevresini saran dört duvar, kapalı kapılar ve karanlığın yanında bir de ailesinin sürekli büyüttüğü yalan duvarıyla örülmüştü her yanı. Çocuğun zihni sorulardan oluşan devasa bir boşluktu adeta ve o boşluğu dolduracak gerçek cevaplar ona verilmiyordu: Çekirge Adam neydi? Ablası neden maske takıyordu? Dışarısı nasıl bir yerdi? Kapılar neden kapalıydı? Işık nereden geliyordu? Bebeğin babası kimdi? Ateşböcekleri nereden gelmişti?.. Çocuğun istediği tek bir şey vardı: Gerçek.
Paul Pen zihne, yüreğe ve sinirlere derinden etki eden güçlü bir yazım tarzıyla karşınıza çıkıyor. Şoke olmaya, etkilenmeye, üzülmeye ve dehşete kapılmaya hazır olun. Karanlığa ve ışığa kendinizi hazırlayın. Sevgiye ve dehşete de. Yazarın, Dahl, King ve Hitchcock'u hatırlatan özgün gerilim edebiyatı tarzıyla kaleme aldığı Ateşböceklerinin Işığı, jilet keskinliğindeki karşı konulmaz hikâyesi ve ustalıkla örülen kurgusuyla zevkli bir okuma deneyimi sunuyor.