Hayat...
Binlerce kitaba sığmayacak kadar uzun.
Bir gülüşü dolduramayacak kadar kısa...
Asırlık asma köprünün paslı demirleri en az insanların çıkarcı yüzleri kadar soğuktu Aylin için. Sert esen rüzgâr, kirli saçlarını iyiden iyiye dağıtmıştı. Yavaş ama kararlı adımlarla köprünün ortasına doğru yürümeye devam etti. İçinde kocaman bir boşluk, ellerinde anlamını yitirmiş bir hayat vardı. Ölümle yaşam, varlıkla yokluk arasında sıkışıp kalmıştı ruhu...
Kasım ayının sonlarıydı ve hava ayaza kesmişti. Aslında soğuğun da bir önemi kalmamıştı artık. Birkaç saniye sonra her şey bitecekti nasıl olsa. Ama ilahî zamanın çarkları, izafi zamandan çok daha farklı dönüyordu. İşte o an; bir adam belirdi köprünün başında. Gizemli, efsunlu ve huzur kokan bir adamdı. Kirli sakallarına inat, aydınlık yüzüyle gülümsedi;
Henüz her şey bitmedi Aylin... Benimle bir yolculuğa var mısın?
Aylin'in Yolu...
Eğer isterse, bir kadının ne denli güçlü olacağının hikâyesidir...