Aşkın en bordo hâliydi bizimkisi.
Mutluluğun peşinden koşarken ayağım takılıp dizlerimin
üzerine düştüğümde küçük bir çocuk gibi ağlamaya başladım. Tam o sırada beyaz atlı olmasa da yeşil
kamuflajlı bir adam çıktı karşıma. İlk başta siyah postalları takıldı gözüme.
Başımı kaldırıp yüzüne baktığımda ne de uzun gelmişti boyu...
Güneşi tam arkasına alan prensimin yüzüne düşen gölge, ondaki güzelliği saklasa da o ela gözlerini
görmemek için kör olmak gerekirdi. Sert çehresi ve çatık kaşlarına inat uzattığı eli sayesinde ben çoktan
görmüştüm merhametini. Tereddütle kaldırdığım elimi sıkıca kavradığı andan itibaren hiç pişman
olmadım ve hep iyi ki dedim...
Askeri sevmek zordur İnci'm.
Cesaret ister, sabır ister... Sen daha ne kadar sabredeceksin?