Adı `Emanet` olan küçük kız, taşrada bir sahil şehrinde doğdu. Çocuklarına karşı hoşgörülü ama taşra kuralları karşısında boynu eğik bir ailede, üç oğlandan sonra doğan tek kız olma kaderini, sözde gelişen ülkemizin ahlaki değerleri içerisinde yaşadı. Toplumun ona ve taşradaki hemcinslerine tanıdığı özgürlük sınırları içinde, hedeflerini ya ertelemek veya onlardan vazgeçmek zorunda kaldı. Kadının `bir erkeğin eşi` olarak yetiştirildiği o küçük dünyaya uyum sağlamakta zorlanarak, zaman zaman yenik düşüp boyun eğerek, bazen öfkelenip isyan ederek hep daha iyiyi, daha güzeli özledi. Öylesine yaşama sevinciyle dolu, öylesine özgür ruhluydu ki, sonunda küskün bir tırtıldan kişilikli bir kelebeğe dönüşmeyi başardı. Bu kitap o küçük taşralı kızın çığlığı...