Ortaçağ Avrupası'nda baharatlara olan talep büyüktü. Baharatlar lüks ürünlerdi; egzotik, yabancı ve pahalıydılar. Gelişmiş bir damak tadının yanı sıra zarafetin ve sosyal statünün de sembolüydüler. Zamanla bu tutku o denli büyüdü ki, ticaret yolları, yeni koloniler ve keşifler onun etrafında gelişti.
Doğu'nun Armağanı'nda başrolü, baharatların aldığı kuşkusuz, fakat içinde zamanın yemek kültürü ve gastronomisi üzerine birçok ilginç, eğlenceli ve şaşırtıcı bilgiye de rastlamak mümkün; tüyleri yolunduktan sonra pişirilen, sonra tüyleri tekrar takılarak masaya gelen tavuklar, ağzından ateş çıkan domuz başları, üç renkli balık, kasklı horoz... Kitapta yer alan sofra sunumlarından yalnızca birkaçı!
Yale Üniversitesi profesörlerinden Paul Freedman, bizi baharatlara ulaşmanın bir tutku olduğu büyüleyici zamanlara götürüyor. Bu hoş kokulu parfümlerin, tatlandırıcıların, şifalı bitkilerin peşinde yapılan yolculuğun, diz hizasına kadar karanfil ve muskat dolu kamaralarından birinde yerinizi almaya hazır mısınız?
Lezzetleri, parfümleri ve şifalarıyla Ortaçağ nüfusunca ısrarla aranan ve tüketilen baharatlar gibi, Doğu'nun Armağanı da mükemmel bir keyif,
Marion Nestie, New York Üniversitesi
Bu büyülü bir kitap. Freedman unutulmuş Avrupa'nın damak tadını ortaya çıkarmaktan fazlasını yaptı. Dünya tarihinin kader belirleyen bir bölümünü
Peter Brown, Princeton Üniversitesi