Sıradan bir günün akşamında, geçmeye çalıştığı köprüden nehre düşmek üzereyken ölüm tarafından
kulağına fısıldandı.
Uzatılan buz gibi soğuk bir el bütün hayatına dokunacak.
Bağımlılar ve Avcılar bu kez sıradan bir hayatın hayalini kuran, geceye doğmuş bir kız için karşı
karşıya gelecek.
Siyahla beyazın, geceyle gündüzün, iyiyle kötünün anlamını yitirdiği bir iç savaş. Zihin çıkmazı. Yaşam
mücadelesi. Sarsıcı bir kısır döngü.
Issız bir kasaba.
Kusurlu bir kalp.
Uçurumun diğer tarafına, gölgelerin arasına hapsedilmiş kayıp bir ruh.
Önce sahip olduğu her şeyi elinden alacaklar ve siz bunu her bir satır arasında hissedeceksiniz.
Hayata tutunacak bir neden verecekler, Yapma! diye haykırmak isteyeceksiniz.
Bu hikâyenin masumu yok. Bu bir aşk hikâyesi değil, nefret hikâyesi.
Gecenin soluğunu ensenizde hissedeceğiniz, okurken sıcak bir kahveye muhtaç olacağınız kadar
soğuk bir hikâye.