Bir okka et. Bir dirhem acı. Bir dünya zevk. Babasının on altı yıl önce öldürülüşünün kâbusları bile Kat Lane'i onu en çok korkutan insanlara, yani vahşi suçlulara bir şeyler öğretmekten alıkoyamaz. Korkularının üzerine doğrudan giden coşku dolu hapishane öğretmeni, babasının son arzusu olan muhtaç kişilere yardım etmesi isteğini yerine getirmeye kararlıdır. Ama küstah, yaralı ve tehlikeli derecede seksi mahkûm Wesley Carter onun öfkeleriyle tutkularını tetiklediğinde, Kat bu kötü çocuğun özel öğretmeni olma tercihinin adamın belirgin zekâsından değil, ona duyduğu fiziksel çekimden kaynaklandığını itiraf etmek zorunda kalır. Shakespeare'in yorumlanması üzerinden yaptıkları sözlü tartışmalar birden çok açıdan ateşli geçer ve Kat'in mesleki katılığı çok geçmeden eriyiverir. Daha sonra Carter hapisten çıkar ve ikili sonunda önüne geçilemez cinsel açlıklarının gereğini yerine getirmekte özgür hale gelir. Ailesi ve arkadaşları, Kat'in geçmişi tehlikeli ve sevimsiz bir adam yüzünden kariyerini tehlikeye attıklarını düşünüp endişelenirler. Kat ise Carter'ın saklı tuttuğu sırrı onlara sunamamaktadır. Üstelik bu sır, dünyanın onu farklı görmesini sağlayabilecek bir şeydir. Ancak, onları ayrı düşürebilecek bu sır Kat'in geçmişiyle de ilgilidir, onun babasını soğuk bir Bronx gecesinde katillerinin elinden kurtaramayışı hakkında Carter'ın bildikleriyle de. Aralarında karanlık, cevapsız bir soru durmaktadır: Carter onu kurtaran bir melek mi, yoksa onun dünyasını yıkan, başıboş bir ruh mu? Kuzeybatı İngiltere'den bir okul öğretmeni olan Sophie Jackson, okumayı ve film izlemeyi çok sever ve kendisini gururla bir çizgi roman âşığı olarak tanımlar. Spor salonlarına gitmekten zevk alır ama bunun nedeni şarap ve yemekten büyük haz almasıdır ? özellikle de birlikte iyi gittiklerinde.