Salgın milyonlarca can alarak bizi sarsmıştı ama sarsarak hatırlattıkları öyle çoktu ki... Bize yaşadığımız hayatın, sağlığın ve özgürlüğün ne kadar değerli olduğunu, Aşk'ın, sevginin gücünü, Aslında mutluluğun ne kadar basit olduğunu, Problem sandığımız şeylerin ne kadar anlamsız olduğunu gözler önüne serdi. Meşguliyet içinde nasıl kaybolduğumuzu, sevdiklerimizle yeterince vakit geçiremediğimizi gösterdi. Sanki sahip olduklarımız hiç gitmeyecek sanmanın yanılgısını öğretti. Bu bir İMTİHAN mıydı? 2020 herkesin hakikat aynasında kendisi ile yüzleşip, hayatının altüst olduğu bir yıl olacaktı. Tıpkı Gölcük'teki depremin yıkıntıları arasından çıkıp İstanbul'da zengin bir hayat süren Meral, Fikret, Can ve Sıla'nın hayatlarının altüst olması gibi. Yirmi yıl birbirini görmeyen dört lise arkadaşı, eşleri ile birlikte aynı yalıda karantina altında kalınca Pandora'nın kutusu açılacak; eski aşklar, kıskançlıklar, ihanetler, intikamlar, pişmanlıklar ve çocukluk travmaları tek tek ortaya saçılacaktı.