Kağnı'nın son iki hikâyesini okurken Sabahattin Ali'nin köylüyü, işçiyi, fakir ve zavallı insanları görme ve gösterme kabiliyetine hayran oluyoruz. Hele güzel cümlelere, şu 'edebiyat' denilen şeye tenezzül etmeden anlatması, doğrudan doğruya mevzuya girişi bize soy bir muharrir karşısında olduğumuzu bildiriyor.
(Nurullah Ataç, 1936)
Yazınımızda köy sorunlarını S. Ali'nin Kağnı'sı kadar dile getiren pek az yapıt vardır sanırım. Kağnı bir tarla anlaşmazlığı yüzünden oğlunu yitiren bir ananın mutsuzluğu, çağdaş tragedyasıdır. Yazar Kağnı'daki anlatımıyla klasik tragedyanın özellerinden yararlanmış, çok yersel betimlerle insanlığa değgin bir acıyı anlatmıştır.
(Selim İleri, 1969)
Yol açan bir hikâyecidir Sabahattin Ali. Onun yazdıklarından çok yararlandığımı söylemem gerekir. Bir sefer okuyup bıraktığımız yazarlardan değil Sabahattin Ali. Dönüp dönüp okuduğumuz, her okuyuşta sevdiğimiz bir yazar. Dili eskimiyor.
(Fakir Baykurt, 1973)