SALTANATININ
GÖZÜ KARA SULTANI
MAHPEYKER KÖSEMİN
BEKLENMEDİK YÜKSELİŞİNİN HİKAYESİ
Çocuk yaşta Milostan koparıldığında bütün hayallerine veda etti Nasya. Kaderi, ona hizmetçi olacağını fısıldasa da asi bir denizkızıydı o. Cehennem beklerken cenneti bulduğu Osmanlı Sarayında kraliçe olmaya ant içmişti. Entrikalara, hiç uyumayan düşmanlara, sinsice kol gezen ölüme ve ihanetlere, zekâsı ve insanı büyüleyen güzelliğiyle meydan okudu. Talihi kendine aşık eden, Osmanlının yolunu çizen Mahpeyker Kösem Sultandı artık o. Ancak uğruna gençliğini, çocuklarını, vicdanını, umutlarını feda ettiği taht, kime sadık kalmıştı ki ona kalsın? Koskoca bir devleti, sayısız padişahı dize getiren, onu Osmanlıda Kösem yapan zekası, sonunda kadere boyun eğecekti belki de... Ama, cihana hükmeden Mahpeyker Kösem Sultandı o. Tarihi padişahlar değil, o yazmıştı. Ve ant olsun ki, adı tarih sayfalarından eksik kalmayacaktı. Azrail, bir tek canını alabilirdi. Varsın, alsındı!