On üçüncü yüzyılda Nil Nehri kıyılarında “taçlı köleler” tarafından kurulan Memlûk Sultanlığı, çok güçlü, zengin bir devlet olarak yaşamış, Mısır ile İslam ülkelerinin tarihindeki en parlak sayfaları yazmıştır.
XII. yüzyılın başlarında Selahaddin başta olmak üzere Eyyubi sultanları Memlûkleri bir araya getirmiştir; bunlar kısa bir süre içinde silahlanmış ve bir devlet haline gelmişlerdir. Başlangıçta Müslüman olmamayı bir önkoşul olarak kabul eden bu ayrıcalıklı halk, özgürlüğü amaçlamaktadır, köleliği ortadan kaldırmak için savaşacaktır. Kökenleri daha çok Türklerden oluşan bu topluluk, genelde Orta Asya bozkırlarında satın alınmış güzel ve güçlü gençlerden oluşmaktadır. Daha sonra Kafkas, Yunan, Fransız, İtalyan ve Katalan Memlûkleri de bunlara katılacaktır. XIII. yüzyılın ortalarında eski Kıpçak köle Baybars, sultanı öldürür, onun yerini alır ve 1517 yılına dek Mısır ile Suriye`yi egemenliği altında tutar.

Memlüklere yönelik sürekli saldırılara karşın, taçlı köleler büyük çabalarla üç yüzyıl boyunca hüküm sürmeyi başarırlar. Memluk İmparatorluğu`nun egemenliğine son vermek, Osmanlı Sultanı I. Selim`in Mısır ve Suriye`yi kuşatmasıyla mümkün olacaktır.
Türkiye`de ve Osmanlı İmparatorluğu`nun eski topraklarında
uzun süreler yaşamış olan Andre Clot, “Türk, Arap ve diğer Doğulu dostları”na adadığı bu yapıtında, tarihin bu ilginç dönemine ışık tutmaktadır.