Nietzsche felsefeciydi. Babaannemse sıradan biriydi.
Nietzsche, üniversitede ders verirdi. Babaannem, hayatında okul yüzü görmemişti.
Ünlüydü Nietzsche, bütün Avrupa ondan hayranlıkla bahsederdi. Babaannemse yalnızca kendi köyünde bilindi.
Bu iki ölümlü, aynı gezegenin misafiri oldularsa da bambaşka dünyaların insanlarıydılar. Yine de bir yerde buluştular: Dönülmez kararlar kavşağında. Tercih etmedikleri bir dünyada, yaşamlarını sonsuza dek etkileyecek bir 'tercih'te bulunmalıydılar çünkü. Kararlarını verdiler. Sonra da seçtikleri yola sapıp bir daha asla karşılaşmamak üzere ayrıldılar.
Nietzsche kolay olanı seçmişti, babaannemse zoru.
Mustafa Ulusoy Nietzsche ve Babaannem'de en insani ama aynı zamanda en çetin meseleleri irdeliyor. Hayatın anlamı, ölüm, hiçlik, sonsuzluk arzusu, yabancılaşma, mutsuzluk, anlaşılamama, sevilmeme korkusu gibi bütün çağların ortak meselelerini cesaretle ele alırken, herkesin elbet bir gün yolunun düştüğü o dönülmez kararlar kavşağında buluşuyor okurla.