Grace, bilimle uğraşan bir aile tarafından küçükken evlatlık alınmıştı. Bütün çocukluğu ailesi onunla gurur duyabilsin diye ders çalışmakla, bütün gençliği de onların mutluluğu için kariyer planı yapmakla geçmişti. Ta ki Şanslı Liman'a gelene kadar! Hayallerin gerçek olduğu bu harika kasabada ilk kez kendi kendine; Ben ne istiyorum? diye soracaktı.
Josh ise, eşi tarafından terk edilmiş, küçük oğlu ve bir kaza sonucu tekerlekli sandalyeye bağımlı kalan kız kardeşiyle birlikte yaşayan bir doktordu. Kasabanın en yakışıklı erkeklerinden biriydi ve gözde bir bekârdı.
İkisinin yolu, bu büyülü kasabada kesişti!
Oysa ikisi de âşık olmak istemiyordu. Çünkü Josh'ın çok yoğun bir hayatı vardı ve bu hayatın içinde Grace'e yer yoktu. Üstelik Grace, kendisine yer olmayan hayatlara sığmaya çalışmaktan çok yorulmuştu. Bunu, ailesi ile hayatı boyunca deneyimlemişti. Yeniden aynı şeyleri yaşamak istemiyordu.
Kalbini bu tuzaktan korumalıydı.