İlk ihanetin dosttan gelmesi ne kadar da acıdır. Dostluğun güzel çehresinin aldatılmanın çirkin yüzüne dönüşmesi zihni şaşkın ve perişan bir hâle getirir. Bu değişim karmaşasında insan ruhu kanamaya başlar ama. zamanla alışırız. Her defasıda bu şaşkınlık ve ıstırap azalır artık dosttan başkasından ahde vefasızlık beklemeyiz. Anlaşmayı yapanın bozması kadar tabiî bir şey olamaz... Hayatın yegâne zevki ve sonu gelmez sıkıntılarımızın ödülü, sevginin saf ve temiz bağında bir an olsun uyuyup dinlenmektir. Ama ne yapalım? Biliyoruz ki nihayet her gülün bir dikeni olur, kendimizi dostluğun güvenine teslim edip, tatlı uykuya daldığımız ve dünyayı unuttuğumuz bir anda o diken canımıza batar. Bundan daha beteriyse çaresiz, her gün aynı işkenceye katlanıp, bu bedelle ruh için yeni bir sevgi ve dostluk yemeği hazırlamaktır.