İki tür merhamet vardır. Biri -iradesiz ve duygusal olanı- başka bir insanın acısını içselleştirmek
gibi acı bir deneyimden olabildiğince hızla kurtulmak için yüreğin sabırsızlanmasıdır. Bu gerçek
bir acıma, acı çekenle aynı şeyleri hissetme olmayıp kişinin kendisini başka birinin acısına karşı
korumasıdır. Diğeri ise duygusal değil yaratıcıdır ve geçerli olan sadece budur. Kişi,
duygularının bilincindedir; acı çekenin yanında durmaya kararlı olarak gücü tükenene kadar,
hatta gücünü zorlayarak acıya sabırla katlanır.
Psikolojik bir roman olan Sabırsız Yürek'te Zweig, Freud'un psikanaliz teorisinden
yararlanmıştır. Yazar bu kitapta merhamet duygularının insanı nerelere sürükleyebileceğini derin
bir anlayışla serimler. Anton Hofmiller dikkatsizliği nedeniyle bir gafta bulunduğu engelli kız
karşısında utanma ve acıma duygularıyla karşı karşıya kalır. Bu olaydan sonra kıza yardımcı
olmaya karar verir, onunla ilgilenmeye başlar, bu süreç hiç de beklediği gibi gitmez, vicdanının
yarattığı acıma duygusunun güdümünde hareket eden Hofmiller kendini korkunç çatışmalar
arasında bulur.