Şairler vardı Şiiri gönülde duyup fikirde hummaya dönüştürerek tam altı asır yaşamışlardı. Onlar, yürekleri ürpertmekten ziyade, zihni sarhoş etmek için mısralar yazarlardı. Aynı dilber için sevdaya tutulup sonsuz acılar çekerlerken, aynı medeniyetin genel kabulleri içerisinde bilimin, sanatın, felsefenin, edebiyatın tarihini oluştururlardı. Asırlar geçse de hiç değişmeyen acılarının terennümüyle akılları ürperten bu silsile, aynı kaderi yaşamak üzere halk edilmiş gönül erleri gibiydiler. Ancak asla özgür olamadılar ve önlerine konulan iki kara kaplı kitaptan biri, sevgililerin cevr ü cefa nizamnameleriyle; diğeri de kudemanın şiir üzerine verdiği fetvalar, kanunnameler ile doluydu. Daha önceki kaderdaşları olan üstatlarının kullandığı sınırlı malzeme üzerinde yeni binalar yapmaları; aynı kulvarda koşarak önceki rekorları egale etmeleri gerekiyordu. Ne yarışmanın şartları, ne de bina edecekleri sanat eserinin şeklini değiştirmeye yetkileri vardır.