ÖNCE SALDIR, SONRA SOR
İçinde yaşadığımız tüyler ürperten korku hâline korkusuz bir bakış ve bu duygunun yarattığı sonuçlara dair keskin bir roman., Dikkatli olun; Salgın, ruhunuzun derinliklerinde saklanan kötülüğün tohumuna ulaşana dek sizi azat etmeyecek. Salgın, içinize işleyecek.
-J. A. Bayona, The Orphanage'ın yönetmeni
ŞEHİRDEKİ ŞİDDET OLAYLARINA HER GEÇEN GÜN BİR YENİSİ EKLENİYORDU.
Basın tarafından Öfkeli olarak adlandırılan saldırganlar, önlerine çıkan herkesi vahşice katlediyordu. Yüz saldırı bin saldırıya, bin saldırıysa yüz binlerce saldırıya dönüşmüştü. Ve ölenlerin hiçbir ortak yanı yoktu. Hangi ırktan, sınıftan olduğu fark etmeksizin herkes her an kurban olabilirdi. Salgının ya da saldırganın kurbanı...
İnsanlar evlerinden çıkmaktan, işe gitmekten, dahası, en yakınlarının her an onlardan birine dönüşebilir ihtimalinden korkar olmuştu. Her sabah uyandıklarında, ne kadar korunaklı yerlerde saklanırlarsa saklansınlar, o gün öldürebileceklerini düşünmek zorundaydılar. Ya da birer katile dönüşmüş olabileceklerini...
H. G. Wells ve Richard Matheson'un izinden giden Salgın, günden güne çılgına dönen dünyada tek başına kalan bir adamın korku, şiddet ve nefretle örülü hikâyesi.
Çok güçlü ve iyi yazılmış bir roman.
-S. M. Sterling, yazar
David Moody, Salgın'la paranoyaya yepyeni ve karanlık bir boyut katıyor.
Ürkütücü, vahşi ve büyülü. David Moody gerçekten çok korkutucu.
-Jonathan Maberry, yazar