Hayat, planlarınıza uymaz bazen. Bir adamla evlenirsiniz, geleceğe ilişkin planlar yaparsınız, kaç çocuk istediğinizi düşünürsünüz Ama düğünün ertesi günü, damat şelalenin soğuk suyuna bırakabilir bedenini
Şelale, böyle çarpıcı bir sahneyle başlıyor. Ariah, henüz evlenmişken dul kalıyor.
Sonrasında gelişen olaylar, bir hayatın tesadüflerin kılavuzluğunda nasıl dokunduğunu ve bir anın ardından gelen koca bir ömrü nasıl değiştirebileceğini, hayatın kendisi gibi bir ömrü nasıl değiştirebileceğini, hayatın kendisi gibi su misali akarak gözler önüne seriyor. Ariahın hayatı da, her birimizin olduğu gibi, mutluluk, hüzün, şüphe, güven, reddediş ve kabulleniş üzerinde yükseliyor.
Ele aldığı konuların çarpıcılığı kadar, anlatımda yakaladığı ustalıkla da büyük beğeni toplayan Joyce Carol Oatesun pek çok dile çevrilen çarpıcı romanı Şelale şimdi Türkçede
Dün gece. Hayatı gözlerinin önünden geçmişti, nehirde boğulurcasına. Şelaleye düşüp kırılan ucuz bir plastik bebek gibi. Yanındaki kadın kendinden geçmiş horluyordu. Sarhoş kadın. Gerdek gecesinde sarhoş bir kadın. Kaç, kaç! Kendini şelalerin en korkuncundan, Horseshoedan atmalıydı. Daha azı kesmezdi. Sağ kurtulma olasılığından korkuyordu. Şelalenin dibindeki girdaplı sudan çekilip çıkarılmaktan korkuyordu, kemikleri kırılmış ve sakat bir halde.