Henüz üzümün yaratılmadığı bir zamandan, aslında tek bir andan ibaret olan bir zamanın içinden, hiçbir şarapta izi ve gölgesi olmayan ama herkesin şarap denince onu andığı bir ömrün, tarihin, coğrafyanın içinden anlatıyor olanı biteni bize Hayam. İlimde ve şiirde, yıldızlarda ve kelimelerde ararken hakikati, anlamıştı ki, kendini tümüyle aradan kaldırdığı an artık hiçbir şeyin anlamı kalmayacaktı, şeylerin kendi başına bir anlam ifade etmediğini anladığı an işte o andı. Hasan ve Nizam, siyasetin ve iktidar kavgasının ayrı düşürdüğü o iki kadim dost ölmüş ve Hayam çoktan ahirete göçmüştü. Ve aradan yedi asır geçti; Sadık Yalsızuçanlar, Hayyama dil oldu, gönül oldu, ses verdi, bir rivayetin aslını hakikatin sırınca, şiirin veznince, ilmin aklınca anlattı:
Hiçbir yürek yoktur ki, senin ayrılığınla kanlar içinde olmasın.