Reklamlardaki gibi bir hayatım, üniversitede bir işim, dünyalar güzeli bir eşim, güzel bir evim ve arabam vardı. Tam on sene boyunca herkesin gıpta ettiği gibi ilişkiyi, evliliği sırtladık. Balerin ile kurşun askerdik. Sonra... Ayrılıverdik herkesi şaşkına çeviren bir kararla. Birbirimizi sevmediğiniz için değil, öyle olması gerektiği için. Hayat bizden büyük olduğu için. Sevmek dürüstlük demek olduğu için.
Her şeyi bırakıp bütün sosyal çevremi sıfıra indirip kimseyi tanımadığım, kimsenin beni tanımadığı bu güzel şehre, Prag`a geldim. Kendime yepyeni bir hayat kurdum.
Ve şimdi bu sihirli kentte bir firariyim ben. Eski hayatımdan, rollerimden, sorumluluklarımdan soyundum. Bütün firariler gibi ayklak ve `Yarına Allah Kerim`ci ilk günlerin ardından, her şey zamanla rayına oturdu. Sorumluluktan ya da hayatın kendisinden kaçmıyorum zaten, yeni rollerimi severek sırtlandım.
Hala firarda olup olmadığımı sorarsanız, hayır. Ama aslında hala yoldayım. Çünkü firar edemeyeceğim tek yere gitmek için çıkmıştım bu yola ve biliyorum ki insanın `kendi`ne varması bir ömür alır.