Çok sayıda karakterin çok boyutlu ve kanlı canlı öyküsü! Bu hayatların bazen iç içe bazen teğet geçen kurgusu, sürprizlere açık... Kardoxileri, Zex'i, Deşta Kûr'u, bildiğimiz bilmediğimiz halkları, bildiğimiz bilmediğimiz kentleri, büyülü coğrafyalarda anlatan, kara yılanın eksik olmadığı, güvercin peşinde bir roman: Yasîn, Peyman, Simko, Helbest, Bala ve diğerleri...
Sanatçı, sanat eleştirmeni ve yazar Şener Özmen, Kürtçe yazdığı ilk romanı Spinoza'nın Günlüğü ile kuşağının yazın eleştirmenlerinin dikkatini çekti. Eser, dili, konusu, kurgusu ve karakterleri ile şoke edici bir hamle, yerleşik anlatı biçimlerini altüst eden cesaret verici bir roman olarak karşılandı. Kimilerine göre Kürtçe romanda bir kilometre taşı, kimilerine göre de Kürtçe edebiyatın kanonlarından biri olarak kabul edildi.
Şener Özmen sert bir kinaye, keskin bir mizah, net bir estetik dil, son derece eleştirel ve tahrik edici bir üslupla, var olan koşul ve durumların, otoriter yapıların ve halihazırda hayatımızda hüküm süren tabuların tek anlamlılığını sorguluyor. Öncelikli ve şiirsel eserleri dikkatimizi sanat bağlamının algısı ve değişimlerine yoğunlaştırmakla kalmıyor, sanatçının tavır aldığı ve tepki gösterdiği toplumsal gerçeklik sorunlarına eleştirel bir bakış da atıyor.
-BARBARA HEINRICH-