Terör, yararlandığı güç yönteminin farklılığı dolayısıyla kuralsızlık temeline oturmuş bir şiddet türüdür. Değişen siyasi ortamlara göre farklılaşır, yeni teknolojilerden yararlanır, yapısında, içeriğinde, stratejisinde, taktiğinde yenilenmeler olur.
Türkiye, 1970´li yıllarda Ermeni terörü ve ASALA terör örgütünün eylemlerine mâruz kalmış, 1980´ler ve sonrasında yoğunlaşan PKK terörünü uzun yıllar yaşamış ve halen de farklı boyutlarda yaşamaktadır.
İki binli yılların başlarında egemen güçlerin yeni politika olarak belirlediği küreselleşmenin ortaya çıkmasıyla artık ulus devletler hedef tahtasına alınmıştır. Bunların yıkılması için uygarlıklar savaşı ve dini-etnik kışkırtmalarla mezhep kavgaları ve mikro milliyetçilik akımları desteklenmeye başlanmıştır. Elbette bu destekten Türkiye de payına düşeni almaktadır. Terörün Türkiye´de yaşam bulmasının tarihi, coğrafi, jeopolitik sebepleri kalıcı olarak varlıklarını halen koruyor, görünüşe göre korumaya da devam edecek.
Terörist; silahını, mayınını, bombasını kullanma aşamasına gelinceye kadar, terörist kadar suçlu olan birçok kimseden yardım almak zorundadır. Teröriste eğitim veren iç-dış kaynaklar, para desteğinde bulunanlar, silahın teröriste ulaştırılmasında aracılık edenler, silahları üretenler, teröriste yardım eden medya, terörist için düşünce üreterek destekleyenler, idari ve lojistik destek verenler, rüşvet alıp kaçakçılığa göz yumanlar... Sayılan ve sayılmayan aracıların hepsi akan kanın sorumluları, günahkârlarıdır.