Tolstoy 1870'lerin sonunda derin bir ruhsal arayış krizine girmişti. Birkaç yıl
süren ve onu fiziksel olarak da etkileyen bu kriz onun varlığında derin bir iz
bıraktı; çağını, kendisini ve sanatını, sanatın kendisini derinden sorgulamasına
yol açtı. O yüzden Holstomer, İvan İlyiç'in Ölümü, Kreutzer Sonat gibi şaşırtıcı
teknik ustalıkların dışında bu dönemin sanatsal eserleri tekrarlarla,
çözümsüzlüklerle yüklüdür, hatta başkalarının eserlerini yeniden yazma
çalışmalarında olduğu gibi konu ve teknik arayışlarıyla karşılaşılır. Tolstoy
ısrarla yeni bir dinin, daha doğrusu ahlaki dünya görüşünün, daha da doğrusu
İncil'in yeniden, ilk haliyle yorumlanmasında somutlaşan bir dünya görüşünün
peşine düşmüştür; bu da ona göre yeni bir sanat biçimini gerektirmektedir.