Spencer Quinn iki dili çok iyi biliyor; gerilim ve köpekler. Bazen komik, bazen acıklı ve zaman zaman da korkunç. Kitaptaki en iyi şey, yaşama sevinciyle dolu K9 köpeği olan Chet. O harika bir karakter, çünkü köpeklerde sevdiğimiz her şeyin bir özeti; yaşama olan tutkuları ve bize olan sevgileri. Sizlere açık yüreklilikle en yakın kitapçıya gitmenizi ve eşi benzeri olmayan bu romanı almanızı öneriyorum.
Stephen King
Chet ve Bernie bu ilk maceralarında, kaçırılıp kaçırılmadığı belli olmayan ama sevimsiz kişilerle bağlantısı kesin olan Madison isminde bir genç kızın kayboluşunu araştırıyorlar.
İyi huylu, yetenekli bir öğrenci olan Madison, okuldan sonra eve gelmez ve annesi meraktan deliye döner. Bernie bu davayı hemen kabul eder -- Chet'in ne olduğu hakkında pek fikrinin olmadığı nakit akışı sorunu nedeniyle -- ama Madison kendiliğinden ortaya çıkar. Ancak genç kız aynı hafta içerisinde ikinci kez kaybolduğunda, Bernie ve Chet her şeyi riske atarak tam bir araştırmaya girerler.
İpucu arayışları Chet'in oldukça eğitimli burnu sayesinde, onları çölden, motorcu barlarına ve diğer pek çok egzotik yere götürecektir.
Hem Chet'in hem de Bernie'nin kendine has özel yetenekleri, bu arayışta her ikisini de büyük bir tehlikeye atacaktır. Köpeklere has davranışları, içten ve kurnaz anlatımıyla Chet, sevgi dolu ve zaman zaman da yaramazlık yapmaya meyillidir. Kendinden fazlaca hoşlanmak gibi oldukça insani bir kusuru olan Chet, anlamakta zorlandığı şeyler yüzünden -- boşanma, velayet anlaşmazlığı ve diğer tuhaf insani endişeler -- Bernie'nin ilgisinin dağıldığını fark etse de ona yoğun bir bağlılık duyar.