Özgür'ün en büyük isteği, Yeşil Saha'larda okulun gözdesi bir futbolcu olmaktır. Bu yüzden, her gün kan ter içinde koşturur okulun arkasındaki futbol sahasında. Ama işler umduğu gibi gitmez ve kendini okulun tiyatro kursunda bulur Özgür. Bu kursa, neredeyse bilgisayara gömülmüş olarak yaşayan kuzeni Deniz de katılır gönülsüzce. Onlarla aynı apartmanda oturan, kardeş gibi beraber büyüdükleri Özge ise, zaten okulun tiyatro kursundadır. Bu arada mahallenin sıra dışı tipi Âşıkolucu, evine garip giysili hırsızların dadandığını söyleyerek girer olayların akışına. Mahalledekilerin inanmadığı Âşıkolucu'ya özellikle Özgür inanır. Deniz ve Özge de Özgür'le birlikte hırsızların peşine düşer. Böylece başlayan Kırmızı Perde'li tiyatro serüveni, iki soruyla devam eder: Hırsızlar gerçek midir ve okullar arası tiyatro yarışmasında sonuç ne olacaktır? Doğru seçim yapabilmek, gerçekleri görebilmek, arkadaşlık ve dayanışmayla ilgili, heyecan dolu bir roman. Kendinizi hikâyenin ta içinde hissettiren kanlı canlı sözcükler... Heyecan, macera, içten bir gülüş! Kalbinize dokunan sıcak bir el! Ne hoş: 'Kışın leğenle yokuş aşağı kaymak.' Mutlu bir çocukluk, böylesi güzel anılar olmadan anlatılabilir mi? Gerçek güzelliklere gözümüzü kapattığımız şu evrende 'Âşıkolucu' tüm doğruları bize ters yüz ettirmiyor mu? İstediklerimizi elde edemiyorsak, yola devam etmek için bir 'B' planımız olmalı, değil mi? Siz ne dersiniz? - Dönüş Uçar - Türkçe Öğretmeni